18 Ocak 2018 Perşembe

Bin Öpücük || Kitap Yorumu



Adı: Bin Öpücük
Yazar: Tillie Cole
Orijinal Adı: A Thousand Boy Kisses
Sayfa Sayısı: 336
Benim Puanım: 4.00



Bir öpücük bir an sürer… ama bin öpücük bir ömür boyu… 
Bir oğlan. Bir kız. 
Anında kurulan ve uzun süre kopmayan, ne zamanın ne de mesafenin koparabileceği bir bağ. Sonsuza dek sürecek bir bağ. Ya da öyle olduğuna inanmışlardı. 
On yedi yaşındaki Rune Kristiansen ülkesi Norveç’ten Georgia’daki Blossom Grove kasabasına geri döndüğünde aklında tek bir şey vardı: Ruhunun diğer yarısı olan, onun dönüşünü beklemeye söz veren kız neden bir açıklama dahi yapmadan onu hayatından çıkarmıştı? Rune'un kalbi iki yıl önce, Poppy tek kelime bile etmeden onu terk ettiğinde kırılmıştı. Ancak işin gerçek yüzünü öğrendiğinde, asıl kalp kırıklığını henüz yaşamadığını fark edecekti.


Şimdi, arka kapak yazısı ne kadar anlatıyor olsa da ben kendi ağzımla da anlatmak istiyorum.

Poppy adlı kız karakterimiz ve bir de Rune adlı erkek karakterimiz var. Ve ikisinin ağzından da okuyoruz kitabı. Bence bu harika olmuş çünkü eğer Rune'un ağzından okumuyor olsaydık çocuktan uzaklaşırdık. Ne düşündüğünü bilmemiz bu kitap için, bizler için çok önemliydi.

Belli yaşlarda gerçekleşen belli önemli olayları yazar ya Poppy'nin ya da Rune'un ağzından bize aktarmış. 8 yaşına geldiklerinde kızın hayatında gerçekleşen önemli bir olayı gördüğümüzde aslında olaylar yavaştan başlamaya başlıyor. Ve bin öpücüğün ne olduğunu ilk o vakit görüyoruz.
15 yaşına geldiklerinde ikisi içinde dönüm noktası oluyor ve 17 yaşına bastıklarında tam olarak olaylar başlıyor.
Olaylar dediğime bakmayın sonuçta bilim kurgu, fantastik, distopik bir kitap değil. Hayattan bir kitap, hayatta olan olaylar devreye giriyor diyeyim işte.

Aslında kitap biraz masal gibi. Çünkü Poppy çok enerjik, çok sevecen, üzülen ama belli etmeyen, çok nadir bulunan biri. Rune desen ayrı. Bir insan böyle sever mi? Bir insan böyle aşık olur mu? Bir insan birine böyle sadık kalabilir mi? Var mı ulan bu dünyada böyle erkek? dedirten cinsten bir erkek karakter. Üstüne fotoğrafçı. Üstüne Thor görünümlü bi' Viking. E siz düşünün.
Bakın Kurucunun Kızı'nı okumuşsanız oradaki Bishop'ta böyleydi ama Rune başka. Şu kitabı sindirdiğim vakitte Bishop'la kıyaslama şeklim böyle sonlandırdım. İyi ve sakin kalma bakımından Bishop önde gidebilir ama sadık kalma konusunda kesinlikle yarışırlar. İyi yarışırlar. Bishop'ta, her erkek karakteri kıyasladığım vakit karşıma çıkıyor. Dur Bishop artık. 😏

Kitaba geri dönelim, anlatacak dolusuya şeyim var ama size bunları aktaramam be. Aktaramadığım içinde üç güzel kalpli arkadaşıma anlattım, onlara buradan selamlar. Neyse, içimde o kadar kaldı ki birilerine anlatmam gerekiyordu. Size söyleyeceğim tek bir kitap adı sizi bu kitap hakkında olan yargınızı tamamlayacak zaten ve ben onu istemiyorum. Bilmeyin. Bilmemelisiniz. Ben bilmiyordum ve beni bence bu etkiledi. Gerçi beklentim de azdı çünkü kitabın adı Bin Öpücük ve hani "yahu aşk kitabı bu, adına baksana, AŞK AKIYOR, öpücük diyor, Sena sen bunu sevmezsin" diyordum. Ben vıcık vıcık aşkları sevmiyorum, sevemiyorum. Bu kitabı da öyle sandım. Yanılmışım.
Ama şöyle vıcık vıcık aşk kitabı kategorisine sokabilirim;
Adından anlaşılacağı üzere çok fazla öpücük var. Bu sıkabilir ama beni, ne kadar yazar az tutabilir demiş olsam da sıkmadı. Beni sıkmadıysa sizi de sıkmaz bence. Umarım sıkmaz.
İşte bu vıcık vıcık aşk kitabı kategorisine sokabilir. Ama değildi. Öyle miydi? Of, bilmiyorum. Sevmişsem herhalde vıcık vıcık değildi. Valla kitapta tek ikilemde kaldığım kısım bu kısım.

Çok güzel alıntılar var. Yazarın betimlemelerini o kadar çok sevdim ki. Gerçekten ben bu kitabı böyle beklemiyordum be. Çok sevmişim be. Alıntıları böyle bağrıma basasım var be. Poppy'i sıkasım var be. Bir kız karakter bu kadar mı hayata olumlu bakar bu kadar mı sevecen olur bu kadar mı insanı kendine getirir be. Of be. Ağlamak istiyorum!


Bu arada Rune için Bishop'la yarışır dedim ama sadık olma konusunda. Sevme konusunda. Aşık olma konusunda. Karakter olarak, hayır. Rune asi bir tipti ve bir an harbi dedim, sanırım ilk defa bir erkek karakteri benimseyemedim diye. Ama şu an gayette seviyorum. O hareketleri, hele kitabın sonlarında yaptığı hareket tüm karakteristik özelliğini çöpe atmaya yaradı.

"..ve yazdığım diğer türlerden daha farklı olmasına rağmen beni yazmaya zorladın." demiş güzel yazarımız Teşekkürler kısmında. E anladık ki bu türde yazdığı ilk kitabı. Ve bence bu yorumu kitabın kusurlarının üstünü örtüyor. İlk kitaba göre çok başarılı buldum.

Daha ne anlatabilirim ki?
Dediğim gibi çok şey var ama susuyorum sizin için.
Beklentinizi aşırı üstte çıkarmayın, çıkarırsanız beklentinizi karşılamaz ama umarım benim hissettiğimi, o her şeye rağmen yaşama tutunma isteğini, her şeye rağmen mutlu olabilmeyi, küçücük şeylerin bile ne kadar değerli olduğunu, küçücük şeylerin insanı aslında ne kadar mutlu etmesi gerektiğini ve dolusuya hissettiğim şeyi umarım hissedersiniz. Öyle içten istiyorum ki. 


Poppy gibi hep yüzünüzün gülümsemesi,
Rune gibi sevebileceğiniz bir hayat diliyorum size güzel insanlar.
Ne zaman üzülsem bu iki karakter aklımın bir ucunda belirip sakin ol diyecekler, biliyorum.

*Bu arada Rune fotoğrafçı. Fotoğraflara ve fotoğraf çekmeye aşık biri ve zaten kalbimi çalabilmesine yetecek bir özellik bu. Yorum için çektiğim fotoğrafta da eski kareler, benim çektiğim kareleri eklemek istedim. Sanırım kendimce yaptığım en tomtiriştik bir fotoğraf ve kitaba uygun bir konsept oldu. E biz bi' muallime (okuyan.muallime) değiliz. 😏

Okuduğunuz içn teşekkür ediyorum ve bolca iyi günler diliyorum güzel insanlar. Güzel günleriniz olsun. Aman ha, salgın var kendinize bolca dikkat edin.

Instagram > gladerbook
Goodreads > gladerbook








2 yorum:

  1. Çok ama çok güzel bir roman. Okudukça öyle çok duygulandım ki. Bu benim için nadiren olan bir şey. Her aşk hikayesi beni bu kadar etkilemez. Galiba sevgilerinin saflığını sevdim. Çünkü şimdi böyle aşklar yok. Varsa da ben hiç görmedim etrafımda. Böyle bir roman yazdığı için yazara minnettarım. Sizin de yorumunuzu okumak güzeldi. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Benim küçük fahişem Sophie" adını okuduğumda hiç güzel gelmemişti ama sonradan iyi ki okudum diye düşündüm. Bazı açık saçık cümleler ve küfürleri çıkarsam çok güzel bir eser. etkisinde kalmıştım. Poppy ve Rune ise daha güzeldi. Sonunun hüzünlü bitmesi gerçekten kötü etkiledi������

    YanıtlaSil